HBDH: Soykırımcı Türk devletinin saldırılarına karşı sokağa!

Medya Savunma Alanlarının Kurdistan ve Türkiye devriminin olduğu kadar Ortadoğu devriminin atan yüreği olduğunu belirten HBDH, “Tüm antiemperyalist güçleri Türk devletinin işgal saldırılarına karşı birleşmeye ve sokaklara çıkmaya çağırıyoruz" dedi.

Halkların Birleşik Devrim Hareketi (HBDH) Avrupa, yaptığı yazılı açıklamada, İşgalci Türk devletinin Başûrê Kurdistan’a başlattığı kapsamlı saldırının bir işgal saldırısı olduğu kadar bir tasfiye-yok etme saldırısı olduğunun altını çizdi.   

Devamla şu vurgulara yer verildi: “Türk ordusu Güney Kurdistan’da  16 Nisan’da Metîna’nın Asê, Yekmalê, Xirabê, Xankê ve Şêlazê köyleri çevresinde başlatttığı saldırıları adım adım genişleterek cepheye doğru genişletiyor. 17, 18 ve 19 Nisan geceleri saldırılar Girê Çarçel ve Girê Ortê direniş alanlarına kadar genişletildi. Buralar savaş uçakları ve savaş helikopterleri ile aralıksız bombalanıyor. 19 Nisan gecesi işgal Dergelê bölgesine doğru genişletildi. İşgal saldırıları Girê Hekarî, Girê Çarçel, Girê Şehîd Çekdar, Girê Şehîd Piling, Girê Ortê, Asê, Yekmalê, Xirabê, Xankê, Şêlazê ve Dergelê bölgelerinde devam ediyor. Bölge havadan savaş uçakları ve savaş helikopterleri, karadan ise roket ve obüslerle sürekli bombalanıyor. Amaç önce yaygın bir kuşatmayla gerilla bölgelerini kuşatmak, sonra da dilimleme yöntemiyle ve kapsamlı bir kara savaşıyla buraları ele geçirmektir. 

Bu saldırılar mevzi elde etmenin ve gerillayı geriletmenin çok ötesinde bir bütün olarak gerillanın iradesini kırma ve tasfiye etme, on binlerce gerillanın kanıyla özgürleştirilmiş Kudistan’ın bu bölgesini işgal etme ve oluşturulan koridorla Güney Kürdistan’ı denetim altında tutma ve İran’ı çevreleme planıyla ilgilidir. KDP bu işgal ve tasfiye planının öteden beri bir parçasıdır. Irak hükümeti bu güne kadar söylediklerinin dışına çıkarak Türk devletiyle bu tasfiye planı üzerinde anlaşmış gözüküyor. ABD emperyalistlerinin de her türlü desteğine sahip olduğu da bir gerçek. Erdoğan’ın Irak ziyareti öncesinden bu işgal saldırısını başlatması da oluşturulan konseptin bir ifadesidir.  

İşgalci faşist Türk devleti bu güne kadar gerilla bölgesine yönelik saldırılarında istediği sonucu elde etmeyi başaramadı. Gerillanın çelikten iradesi bu planların yaşama geçmesini önledi. İşgalci faşist Türk burjuva devleti kimi durumlarda Zap ve Garê örneğinde olduğu gibi ağır yenilgiler de yaşadı. Ama buna rağmen planlarından vazgeçmedi. Özellikle Filistin halk direnişi karşısında Siyonist İsrail devletinin soykırımcı ve işgalci savaşı sürdürmesiyle bölgede değişen güç dengelerini fırsat bilen Türk devleti bu koşullarda yeni ve daha kapsamlı bir saldırı ve işgal-tasfiye konsepti için ABD’nin ve merkezi Irak yönetiminin desteğini alması bölgedeki son gelişmelerle de ilgilidir. 

Ekonomik olarak yaşanan büyük çıkmaza, yerel seçimlerde alınan ağır yenilgiye rağmen Van serhildanıyla Kürt halkının ve Batı’daki ilerici güçlerin büyük bir direniş sergilediği koşullarda faşist şeflik rejiminin bu işgal saldırısını başlatma dışında başka yolu yoktur. İşgalci faşist rejim son kozunu oynuyor. Bu işgal saldırısı, Türkiye ve Bakurê Kurdistan’da yeni bir mücadele dönemine girilmesine verilen bir yanıttır. Girilen yeni dönemin sert çatışmalara gebe olduğunu onlar da biliyorlar. Faşist  şef Erdoğan’ın “Türkiye’nin Irak sınırı sorununun yaza kadar çözülmesi ve tampon niteliğinde bir koridorun oluşturulması, Türkiye’nin Suriye sınırındaki 30 km derinliğindeki güvenlik bölgesinin de uygulanması” gerektiğini dillendirmesinin anlamı budur. Gerilla bölgesini işgal ve tasfiye planlarından sonra sıranın Rojava ve Kuzey Doğu Suriye’ye geleceği hepimiz için açık olmalıdır.  

Bundandır ki, Avrupa’da ki Kürt halkımız ve Türkiyeli ilerici-devrimci bütün güçler bu işgal saldırısının büyük anlamını görerek harekete geçmelidir. Bu işgal ve tasfiye saldırısı zamana yayılacak ve de uzun sürecektir. O yüzden direnişimiz de uzun soluklu, sonuç alıcı ve bir o kadar etkili olmalıdır. Bilmeliyiz ki, MSA, bu özgür Kurdistan toprağı, Kurdistan ve Türkiye devrimimizin olduğu kadar Ortadoğu devrimimizin de atan yüreğidir. Bu yürek susarsa kayıp hepimizindir. Bu yüreğin susturulmasına izin vermeyelim. Yaşadığımız her yerde sokağa çıkarak, uzun süreli bir direnişe hazırlanalım. Sonuç alıcı bir direnişi yükseltelim. Halk diplomasisi kanallarını harekete geçirelim.     

HBDH-Avrupa olarak, işçi sınıfı ve emekçileri, sendikaları, kadınları ve gençleri, antifaşist, antiemperyalist güçleri, Türk devletinin Güney Kürdistan’da Gerilla Bölgesine yönelik  işgal saldırılarına karşı birleşmeye ve sokaklara çıkmaya çağırıyoruz. Bu işgal saldırılarına ve halkımızın onurlu evlatları gerillaya yönelik katletme girişimlerine karşı protestolarımızla harekete geçelim! İşgal saldırılarına karşı sokak protesto ve direnişlerini büyütelim!”